Lütfen öyle sıradan bir şeymiş gibi koltuk deyip geçmeyelim, O koltuk ki oturan kişide şahsiyet, kişilik, utanma, şeref yoksa oturduğu koltuk onu bitirir, yok eder, o adamı kapı iti eder. Yalakalıkta, yamuklukta, onursuzlukta, yalanda, iftirada, sahtekârlıkta, kumpasta, ikiyüzlülükte, ihanette, seviyesizlikte, ahlaksızlıkta bir numaradır. Ağzı çok iyi laf yapar.
İhanet, dedikodu ve adam satmada üstüne yoktur. Vatanına milletine sadık fikir ve dava adamlarını sevmez, çünkü kendisinin savunacak devlet, millet adına ne bir fikri nede bir davası yoktur. Hırsı ve menfaatleri uğruna veremeyeceği taviz yoktur. Onun için haram ve helal yoktur. Yalakalık yapmak için el pençe divan, iki büklüm, dudakları koltuğu bahşedenin bırak ellerini ayaklarından öpmeye hazır, suratlarında sahte bir gülüş, vardıkları makamlara …… gibi büzüşürler bu tipler, bunlara benzeyen gereksizler. Yalakalığı tam yaparak işini halleder… Liyakat ve ilimden bir haberdirler
Modern bir ahmak, bariz vasfı bayağılık, ileri geri laf ebeliğini iyi yaparlar.
İnsafsız, muvazenesiz bir madrabaz…
En ileri düzeyde bir kurnazlık mevcut.
Makamdan başka hiçbir değere inanmayan değersiz mahlûkat.
Çevre ve dönem şartlarına uyma kabiliyeti yüksek.
Mesuliyet ve sorumluluk duygusundan tamamen mahrum bir sorumsuz.
Hiçbir mevzuyu karartmadan ele alamaz.
Neye dokunsa üzerinde pis bir sis tabakası oluşur. Modern zamanın hamalı.
Hiçbir ciddiyeti olmayan şaklaban
Çeyrek porsiyon hakikat avcısı.
Ölçüsü, izanı, insafı yok. Zıpçıktı bir muhteris, bir tecessüs… Şaşkın bir şuur… Samimiyetsiz, mağaza vitrininde manken. Her türlü elbise giydirilmeye müsait.
Tek hedefi var, masa- kasa, para, mide, menfaat… Sloganı; çiftliğimde menfaatime dokunma… Dokunana kumpası kurarım…
Nereden baksan ahmakça.
Tevazu nedir bilmez, küstahçadır her şeyi…
Sonradan görmeler ülkesinin hafif meşrep uşağı…
Sefil hazların müptelası, ipten kazıktan kurtulmuş bir firari…
Böyle bir adam, pastoral romantizmle, şebek bir zihin imtizacı…
Hakikatin hatırını, insan müsveddelerinin hatırından üstün tutamayanlar çok ama çok amigo olurlar, başka bir şey değil.
Oportünizmin, popülizmin kaypak, dalgalı, pragmatist sularında kulaç atan, yüzen seviyesiz zavallı… İnandığı dinin ilahını günde kaç kez hatırlıyorsun merak ediyorum. Mahşerde huzurunda hesaba çekileğin ilahi hâkimlerin hâkimi olan Allah’ı…
Size anonsla şeref arasak günü siftahsız kapatırız.
Bir yapıya WC çizerken ilham aldığım isimler arasındasınız…
Bu tipler, Allah’a inanırlar fakat Allah yokmuş gibi yaşarlar… Hesaba, kitaba, mahşere yakinen inanmazlar, inansalar zaten onursuz, ahlaksız işlere karışmazlar, davasını, dava adamlarını satmazlar…
Allah her türlü zulmü, kula kulluğu, iftirayı, gıybeti, hayasızlığı, hırsızlığı, yetim malı yemeyi, dedikoduyu, ahlaksızlığı, milletin malını haksız yere yemeyi, içkiyi, kumarı, kibri, cehaleti, hasedi, zannı, laf taşıyanları yasaklıyor, haram kılıyor…
Allah, mahşer gününde insanları yargılayacağını Kur’an’da bildiriyor… Şimdi soralım soruyu: Böyle bir Allah kimler istemez? Böyle Allah’sız bir dünyayı isteyenler, Allah’ı işine karıştırmak istemeyenler: zalimlerdir.
Namussuzlardır
Ahlaksızlardır
Soygunculardır
Müfterilerdir
Suçlulardır
Zalimler adaleti istemez, katiller mahkeme istemez, soyguncular yargılanmayı, sorumsuzca hesapsız, kitapsız bir hayat sürmek isteyenler, bulundukları yeri çiftlik gibi kullananlar, Allah-sız bir dünyanın özlemiyle yanıp tutuşurlar…
Bu tipler mukavva dünya içinde, gerçekler imal edip bunları insanlara yutturanlardır.
Kuru Kemiyet dünyasında, Allah sana ne kadar imkân vermiş olursa olsun, sonunda mut-laka galip gelecek olan keyfiyete mahkûmsun… Hokkabazlıktaki şaheserliğin noktalanacak… Tüm insanlar Allah’ın huzurunda hasrolunacak… Allah hâkimlerin hakimi değil mi… İblislik numarası ne yazık ki orada sökmeyecek. Keşke bu tipler bu hakikatleri idrak edebilseler ve akledseler
Hakan Dikmen